Kolera | |
---|---|
Koleraya yol açan Vibrio cholerae isimli bakteri | |
Olağan başlangıcı | 2 saat-5 gün |
Uzmanlık | Enfeksiyon hastalıkları, Acil tıp |
Belirtiler | Büyük miktarlarda sulu ishal, kusma, kas krampları |
Komplikasyon | Dehidratasyon, elektrolit dengesizliği |
Süre | Birkaç gün |
Nedenleri | Dışkı-ağız yolu ile bulaşan Vibrio cholerae bakterisi |
Risk faktörü | Yetersiz sanitasyon, temiz içme suyundan yoksunluk, yoksulluk |
Tanı | Dışkı testi |
Korunma | Sanitasyon, temiz su, el yıkama, kolera aşısı |
Tedavi | Ağızdan sıvı tedavisi, çinko takviyesi, damar içi sıvılar, antibiyotikler |
Sıklık | Yılda 3-5 milyon |
Ölüm | 28.000 (2015) |
Kolera, Vibrio cholerae isimli bakteri türünün bazı suşlarının neden olduğu bulaşıcı bir ince bağırsak hastalığıdır.[1][2] Hiç belirti göstermeyebileceği gibi hafif ya da ağır seyredebilir.[2] Klasik belirtisi birkaç gün süren büyük miktarlarda sulu ishaldir.[3] Kusma ve kas krampları da eşlik edebilir.[2] İshalin şiddetine bağlı olarak saatler içinde dehidratasyon ve elektrolit dengesizliği oluşabilir.[3] Bu durum gözlerin içe çökmesi, ciltte soğukluk ve elastikliğin azalması ile el ve ayak derisinde buruşmaya yol açar.[4] Dehidratasyon deri renginin maviye dönmesine sebep olabilir.[5] Belirtiler bakterinin vücuda alınmasından iki saat ile beş gün sonrasında başlar.[2]
Koleranın etkeni olan Vibrio cholerae bakterisinin hastalık yapma özelliği alt tiplerine göre değişiklik gösterir.[3] Kolera çoğunlukla bakteriyi içeren insan dışkısının su ve yiyeceklere karışması ile yayılır.[3] İyi pişmemiş deniz ürünleri önemli bir bulaş sebebidir.[6] İnsan kolera bakterisinin tek konağıdır.[3] Risk faktörleri arasında yetersiz sanitasyon, temiz içme suyuna ulaşım zorlukları ve yoksulluk bulunur.[3] Kolera tanısı dışkı (gaita) testi ile konabilir.[3] Hızlı test çubukları mevcutsa da kesinliği daha düşüktür.[7]
Koleradan korunma yollarının başında sanitasyon ve temiz su temini gelir.[4] Ağız yoluyla verilen kolera aşıları yaklaşık altı ay koruma sağlar.[3] Bu aşılar aynı zamanda E. coli bakterisinin sebep olduğu ishali de önlemektedir.[3] Ağızdan sıvı tedavisi (oral rehidratasyon tedavisi) koleranın başlıca tedavi yöntemidir. Bu tedavide kaybedilen su ve elektrolitlerin hafif şekerli ve tuzlu çözeltilerle yerine konması amaçlanır.[3] Çinko takviyesi çocuklarda fayda sağlar.[8] Ağır vakalarda Ringer laktat çözeltisi gibi damar içi sıvı takviyeleri ile antibiyotik tedavisi de gerekebilir.[3] Hangi antibiyotiğin koleraya etki ettiğinin test edilmesi ilaç seçimine yardımcı olmaktadır.[2]
Kolera yılda 3-5 milyon insanı etkilemekte ve 28.800-130.000 ölüme yol açmaktadır.[3][9] Bir pandemi olarak sınıflandırılsa da (2010 itibarıyla) yüksek gelirli ülkelerde nadir görülür.[3] Çoğunlukla çocuklar etkilenmektedir.[3][10] Kolera salgınları kısa sürede hızla yayılabildiği gibi (epidemi) belli bölgelerde sürekli ve sabit yoğunluklu bir şekilde (endemik) seyredebilir. Afrika ve Güneydoğu Asya halen hastalık riskinin bulunduğu bölgelerdir.[3] Ölüm riski genel olarak %5'in altındadır, ancak %50'ye kadar çıkabilir.[3] Tedaviye ulaşılamaması ölüm oranlarının artmasına sebep olmaktadır.[3]
Koleranın en eski anlatımları MÖ 5. yüzyıldaki Sanskrit metinlerinde bulunmuştur.[4] İngiliz hekim John Snow'un 1849-1854 yıllarında yaptığı kolera araştırması epidemiyoloji alanında önemli gelişmelerin sağlanmasına neden olmuştur.[4][11] Son 200 yılda yedi büyük salgına yol açan kolera milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açmıştır.[12] 1817′de Japonya'da, 1826′da Moskova'da, 1831′de Berlin'de, Paris'te ve Londra'da salgınlar başlamıştır. Sonrasında Londra'dan göçmenlerle Kanada'ya ulaşan salgınlar birçok insanın ölümüne neden olmuş ve ardından 1892 yılında Hamburg'da salgın yapmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'ndaki en büyük kolera salgınları[13] 1892-1894 salgını ile[13] 1912-1913 Balkan Savaşları sırasında yaşanmıştır, ordu personeli ve muhacirler arasında ciddi zayiata sebep olmuştur.[14]