Satanizm, Şeytan temelinde gelişen bir grup dinsel, ideolojik ve/veya felsefi inançları tanımlar—özellikle Şeytan'a tapınma veya saygı göstermeyi.[2] Şeytan, yaygın olarak Hristiyanlıkta İblis ile ilişkilendirilir; insanları günaha çekmekle tanınan ve genellikle şeytanların başı olarak kabul edilen bir düşmüş melektir.[2] Satanizm fenomeni, diğer okült figürlerle, örneğin Kaos, Hekate, Lilith, Lucifer ve Set gibi, Sol El Yolu çevresiyle "tarihsel bağlantılara ve aile benzerliklerine" sahiptir.[2] Kendini tanımlayan Satanizm, büyük ölçüde Anton LaVey tarafından ABD'de 1966'da kurulan Şeytan Kilisesi'ne atfedilen nispeten modern bir fenomendir—doğaüstü bir Şeytana inanmayan bir ateist gruptur.[3]
Şeytan'a tapınma ile uğraşan gruplar hakkındaki suçlamalar, Hristiyan tarihi boyunca yankılanmıştır. Orta Çağ'da, Katolik Kilisesi tarafından yürütülen Engizisyon, Tapınak Şövalyeleri ve Katırlar gibi çeşitli heterodoks Hristiyan mezheplerin ve grupların gizli Satanik ritüeller yaptığını iddia etmiştir. Ardından gelen Erken Modern dönemde, yaygın bir Satanik cadı komplosuna olan inanç, Avrupa ve Kuzey Amerika kolonilerinde on binlerce iddia edilen cadının yargılanması ve idam edilmesiyle sonuçlanmış, 1560 ile 1630 CE yılları arasında zirveye ulaşmıştır.[4][5] Satanist ve Satanizm terimleri Reformasyon ve Karşı-Reform döneminde (1517–1700 CE) ortaya çıktı,[6] çünkü hem Katolikler hem de Protestanlar, birbirlerini kasıtlı olarak Şeytan ile işbirliği yapmakla suçladılar.[7]
19. yüzyıldan bu yana, Satanist veya Satanik ikonografi kullanan çeşitli küçük dini gruplar ortaya çıkmıştır. 1960'lardan sonra ortaya çıkan gruplar büyük ölçüde farklılık gösterse de, genel olarak teistik Satanizm ve ateistik Satanizm olarak ikiye ayrılabilirler.[8] Şeytan'ı doğaüstü bir tanrı olarak yüceltenler, ona genellikle patriarş olarak yaklaşırken, her şeye gücü yeten olduğu nadiren düşünülür. Ateistik Satanistler ise Şeytan'ı ontolojik gerçekliği olmayan ve belirli insani özellikler için sembol bir figür olarak görürler.[9] Çağdaş dini Satanizm, öncelikle Amerikan bir fenomen olsa da, küreselleşmenin ve internetin yükselişi bu fikirlerin dünyanın diğer bölgelerine yayılmasına katkıda bulunmuştur.[10]