Stres ya da gerilim, vücudun çeşitli içsel ve dışsal uyaranlara verdiği otomatik tepki. Latince germek anlamına gelen "stringere" sözcüğünden gelir.
Stres; fizyolojik ve ruhsal olmak üzere ikiye ayrılabilir. Fizyolojik stres sadece HPA aksı üzerinden etki gösterirken, psikolojik stres varlığında bu aksa limbik sistem de –özellikle hipokampus ve amigdala- dahil olmaktadır.[1]
Stresle karşı karşıya kalmanın artması; katekolaminler, adrenalin, noradrenalin ve adrenal glukokortikoitlerin sempatoadrenal salınımını artırarak katabolizmayı artırmaktadır. Bunun sonucunda lipolizi ve glikoz reservlerinin mobilizasyonunu artırır. Bu olay, enerji substratlarının dağılımını ve kullanılabilirliğini artırmada rol oynamaktadır.[2] Davranışsal, otonom, immün ve endokrin sistemlerle ilişkili nöronlarda bulunan CRF, memelilerde öğrenme ve duygulanımla ilgili nöronal yapılarda bol miktarda bulunmakta, memelilerde stres yanıtında önemli bir rol oynamaktadır.[3]
HPA aksı kompleks geribildirim mekanizmalarına sahip nöroendokrin bir yolaktır. Bu yolağın, stres maruziyeti sonucu artan aktivitesi hipotalamik corticotropin-releasing hormone (CRH)'ın salınımı ile ilgilidir.[4][5][6][7] Strese tekrar maruz kalma, hipotalamus-pituitary-adrenal (HPA) aksında stres yanıtını düzenleyen önemli bir alandan salınan CRF; hipatalamo-hipofizer portal sistemde taşınarak ön hipofiz bezine ulaşmaktadır. Burada anterior lobun proopiomelanocortin (POMC) üreten hücreleri –POMC öncülünün bir son maddesi olan ACTH'ı üretmek için- eşzamanlı olarak aktive olur. Dolaşımdaki ACTH adrenal kortekse vardığında, steroidogeneze ve plazma glikokortikoit miktarının artmasına neden olmaktadır.[4]